Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Dijital Kölelik İmparatorluğu Kuruluyor!

Yazının Giriş Tarihi: 28.11.2023 17:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.11.2023 17:27

TÜRKİYE VE DÜNYA NEREYE EVRİLİYOR?

Pandeminin başlaması ile birlikte dünyada enteresan değişimler dikkat çekmeye başladı. Pandemi dönemini kısaca bir hatırlayalım. Öldürücü bir salgın propagandası yapıldı ve akabinde dünya insanlığı evlere kapatıldı. Tedarik zinciri bozuldu, üretimler durdu, tarım ve hayvancılık sekteye uğradı, emtia fiyatları bir anda yükseldi. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğu ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya geldi. Seyahat etme özgürlüklerinden tutun, sosyal özgürlüklerimize kadar her alanda kısıtlandık. Sinemaya, AVM'ye gidemedik. Çocuklarımız okuluna, müslümanlar camiye gidemedi. Hatta çalışanlarımız PCR ve Aşı baskısına maruz bırakıldı. İşi ve aşı ile tehdit edildi.

Pandemi gündemden düşmeye başlayınca, uygulanan tedbirlerin hepsinin keyfi ve bilimsel hiçbir dayağı olmadığını yine bize bu baskıları yapan küresel merkezlerin kendi ağzından duyduk. Pekii bunu itiraf etmeleri kayıplarımızı geri getirdi mi? Getirmedi ve ne yazık ki dünyaya bu ağır bedelleri ödetenler ceza dahi almadığı gibi, servetlerini beşe, ona katladı.

Pandemi döneminde hep söylediğimiz birşey vardı.

Pandemi kurulmak istenen "Yeni Dünya Devleti" için bir sosyal deneydi. Bu deneyle toplumun sınırları, tepkileri, verilen komutlara itaat edip etmemek gibi birçok testten geçirildi. Bir de elimize aşı pasaportu verdiler ve bizi artık damgalı dijital köleliğe yavaş yavaş hazırladılar.

Pandemi sürecinde bunun bir başlangıç olacağını ve devamının geleceğini söyledik hatırlarsanız.

Yüksek enflasyonla halkların fakirleştirilmesi, iklim değişikliği bahane edilerek karbon vergisinin getirilmesi, karbon ayak izi ile seyahat özgürlükleri ve toplumsal hareketliliğin azaltılması, akıllı şehirler projesi, tarımsal üretimin zorlaşması sonucu çiftçinin tarımdan el çektirilmesi ve tarım sektörünün endüstriyel hale getirilip küresel şirketlerin kontrolüne verilmesi, helal etin yerini yapay et ve böceklerin alması gibi birçok önemli başlığı dönem dönem detaylıca yazdık.

O dönemlerde bu konulara komplo teorisi diyenler de oldu. Ama malesef bu başlıkların hepsi hayatımıza yerleşti ve hepsini yaşadık, yaşıyoruz.

Şimdi makalemizi üç yeni başlık üzerine yoğunlaştıralım.

"YENİ KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI VE MÜLKİYETSİZLİK"

Yeni Dünya Devleti'nin kurgulayıcıları küresel üst akıl ve Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından dillendirilen bir slogan vardı bunu hepiniz bilirsiniz. 

"Hiçbir şeyiniz olmayacak ama mutlu olacaksınız" yeni kentsel dönüşüm yasasına bu başlık üzerinden değinelim. Kurulmak istenen "Yeni Dünya Düzeni ve Tek Dünya Devleti" projesinin bir diğer amacı ise, mülkiyetizleştirme olarak karşımıza çıkıyor. 2021 yılından itibaren gayrimenkul ve otomobil fiyatlarının aşırı oranda yükselmesi bir tesadüf değildi. Önce gayrimenkul ve otomobilde alım gücü düşürüldü. Şu anda ev ya da otomobil almak hayal bile olmaktan çıkmış durumda malesef. 

İkinci aşamada ise, özel mülklerin elimizden alınması gündeme gelecek. Gerek ağır vergiler, gerek deprem korkusunun pompalanması ve tedbir amaçlı rezerv alan ilan edilmesi gibi sebeplerle özel mülklerimizi de elimizden almaya çalışacaklar. Şöyle düşünün, yeni yasaya göre devlet istediği özel mülkü rezerv alan ilan edip 90 gün içinde tahliye etme hakkına sahip. Size şu teklifle gelecekler; bu bina riskli ve yıkılacak size evinizin %50'sine biz kredi verelim gerisini de siz ödeyin eviniz yenilenmiş olsun. Asıl sorun burda başlayacak örneğin eviniz şuan 3 milyon TL ediyor. Pekii evinizin 2021'deki değeri neydi? En fazla 500 bin TL öyle değil mi?

Siz şimdi evinizi yenilemek için 1.5 milyonTL cebinizden vereceksiniz artı 1.5 TL'de borçlanacaksınız. Yani iki sene öncesine göre kendi dairenize yeniden 5 daire parası vererek satın alacakınız. Bu matematğie göre ev sizin değil. Siz kendi evinizi yeniden satın almış olacaksınız. Pekii şu an Türkiye'deki ev sahiplerinin yüzde kaçı bu şartları yerine getirebilir? Ben söyleyeyim %20'si ancak getirir. Pekii geriye kalan %80 ne olacak? Onların da evinin ortağı devlet olacak. 

Bu durumda mülkiyetsizlik projesi hayata geçti diyebilir miyiz? Evet diyebiliriz.

Mülkiyet konusu oldukça önemli ve başlı başına işlenmesi gereken bir konu. Zaten Dünya Bankası'nın finanse ettiği bir projeden milletin hayrına bir sonuç çıkmasını beklemek delilik olur.

"SOSYAL-TOPLUMSAL KREDİ NOTU SİSTEMİ"

Pandemi sürecinde en çok konuştuğumuz konulardan biri de Çin'de uygulanmaya başlanan Sosyal Kredi Sistemi konusuydu.

Bildiğiniz gibi; Dünya Bankası, FED, İMF ve Avrupa Birliği uzun süredir "Dijital Para" üzerine bir çalışma yapıyor. Merkez bankaları tarafından üretilen dijital para birimleri CBDC üzerine hazırlıklar son hızıyla devam ediyor. Türkiye'de dijital para sistemine hazırlanan ülkelerin başında geliyor. Dünyanın artık nakit paradan kurtulması gerektiği, dijital para sistemi ile kayıtdışı, kara para, uyuşturucu ve teröre sağlanacak finansın da kesileceği söyleniyor. Tabii bu geçerli bir gerekçe gibi görünse de asıl amaç bu değil. Hangi ülkelerin teröre, uyuşturucuya finanas sağladığını hepimiz biliyoruz. Bu ülkelerin terörü, uyuşturucuyu bitirmek gibi bir derdinin olmadığı aşikar. Asıl amaç nakitsiz toplumlar inşa etmek, Tek Dünya Devleti'ne sadık, emirleri sorgulamayan, eleştirmeyen bir kölelik modeli oluşturulmak isteniyor.

Cebinde parası olana her dediğinizi yaptıramazsınız, ona baskı kuramaz, yaşamsal giderlerini karşılamasına mani olamazsınız.

Lakin, nakit parayı kaldırır ve herkesi dijital para sistemine entegre ederseniz işte o zaman güç size geçer ve istediğiniz herşeyi yaptırabilirsiniz. Eğer söylenenleri yapmazsanız alışveriş yapamaz, yaşamsal ihtiyaçlarınızı gideremez, hiçbir sosyal faaliyetten yararlanamaz bu sefer sisteme uyum sağlamaya ve teslim olmaya mecbur kalırsınız. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın "Toplumsal Kredi Notu Geliyor" açıklaması bu sürecin başladığının bir işaretidir. Tabii bu süreç teknik olarak oluşmuş olsa da insanları bu sürece geçmeye ikna edecek psikolojik adımlara ihtiyaç var.

Yüksek enflasyon sebebiyle yoksulluk hızla artıyor ve alım gücü düşüyor. Toplumun tüm kesimlerinde hissedilir hale gelen ekonomik krizle karşı karşıyayız. 

Dijital para sistemi hayata geçene kadar, enflasyonu şişirmeye devam edecekler. İnsanlar iyice bunalım noktasına gelecek. Sonrasında ise dijital paraya geçmekten başka çare olmadığı algısını yapacaklar ve hatta hesaplarınıza para bile yükleyecekler. Evet yanlış duymadınız hesaplarınıza para bile yüklenecek. Bir anda alım gücünüz artacak, para gelecek ve bu sistem gayet güzelmiş diyeceksiniz. Hatta bu sistemi eleştirenlere nankör, vatan haini, cebiniz para gördü daha ne istiyorsunuz bile denilecek.

Ömür boyu köle olmak için 1 ay para dağıtmak, sistemin kurucularına ağır gelmez. Çünkü sistem kurulup, nakit para hayatımızdan çıktığı an, size kaşıkla verdiklerini kepçe ile geri toplayacaklar. Bundan sonra sadece alım gücünüz düşmeyecek, özgürlükleriniz de gidecek. Maalesef bu yolun geri dönüşü de olmayacak.

1 kilo dometes 30 TL olur mu tartışmasının yerini, 1 adet domates 100 TL olurmu tartışmaları alacak.

İtiraz edenin kredi notu düşecek ve hiçbir yaşamsal ihtiyacını karşılayamaz hale getirilecek. Eşten dosttan borç alma devri de bitiyor. Herkesin hesabına tanımlı puan ancak onun ihtiyaçlarını karşılayacak kadar olacak. Örneğin haftada 5 ekmek alıyorsan 6 ekmek alamayacaksın gibi..

"SON DÜZLÜK YENİ ANAYASA"

Yukarıda başlıklar halinde saydığım tüm hazırlıkların hayata geçirilebilmesi için Tek Dünya Devleti merkezli yeni bir anayasaya ihtiyaç var.

Bu nedenle Anayasa değişikliği gündeme getirilmeye başlandı. Çünkü bu sistemin başındaki küresel aktörler Ulus Devletler'e anayasanızı değiştirin ve bizim istediğimiz şekile göre uyarlayın diye baskı yapıyor. Bizim anayasamızda temel hak ve özgürlüklerimiz koruma altına alınmıştır. Dolayısıyla Yeni Dünya Düzeni insan hakları üzerine değil, sömürü ve kölelik üzerine kurgulandığı için, insanı ve insanlığı koruyan her maddenin kaldırılması gerekir.

Yeni anayasa ile ilgili de birçok algı oyunları oynanacak ve topluma anayasanın değişmesi gerektiği izlenimi oluşturulmak istenecektir. Bunu nasıl yapacaklarını da hep birlikte göreceğiz. 

Sonuç olarak, Anayasa Değişikliği konusunda kesinlikle tavrımızı net olarak ortaya koymalı ve buna asla müsade etmemeliyiz.

Zor bir süreç bizi bekliyor. Dijital Kölelik İmparatorluğu'nun taşları yavaş yavaş diziliyor ve 2026'ya kadar hayata geçirilmeye çalışılıyor.

Şunu da ifade etmeliyim ki,

Mehmet Şimşek kötü giden ekonomiyi düzeltmek için değil, Türkiye'yi Yeni Dünya Düzeni finansal sistemine entegre etmek için getirildi ve görevini de gayet başarılı bir şekilde yapıyor. Artık elimizi başımıza koyup iyice düşünelim mevcut sistemi daha da güçlendirerek Türkiye'yi kendi imkan ve olanakları ile en güçlü yapmak mı yoksa küresel, siyonist, paganist bir sisteme eyalet yapmak mı?

Unutmayalım ki Türkiye her zorluğun üstesünden gelmiş, binlerce yıllık devletçilik geleneği olan kadim ve güçlü bir ülkedir.

Siyasi hırsları sebebiyle ülkemizi bu uçuruma sürüklemek isteyenlere asla fırsat vermeyelim.

Bu ülke hepimizin...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.